aromatik olan her besin gibi çok seveni de vardır nefret
edeni de.
damak tadı gelişkin kişiler bu tür aromatik besinleri
severken daha kapalı görüşlü, sadece karnını doyurmak için yiyenler ise sevmez,
hatta bir sebzeye küfredecek kadar nefret eder.
aromatik besinlere örnek: küçükbaş hayvan bazlı ürünler
(keçi-koyun eti, sütü ve süt ürünleri), her türlü sakatat, rokfor, konya küflü
peyniri, dry aged et gibi fermente ve küflü gıdalar, kereviz-bamya-şevketibostan-trüf
mantarı-yıldız anason-kişniş gibi alışılagelmişin dışında lezzete sahip et dışı
gıdalar.
bunlardan hoşlanmayanlara her gün yağsız dana etini,
yağsız kıymayı, patatesi, makarnayı, tavuğu temin et, mutlu mesut yaşarlar.
konu tamamen zevk meselesi olduğundan kimse haklı ya da
haksız değil.
psoralen diye bir madde barındırır bu . dna'yı ve dokuları
bozan ve insanlarda güneş ışığına aşırı hassasiyete neden olan bir zehirdir.
ilginç tarafı bu madde sadece ışık altındayken aktif hale gelir.
bir kap kereviz çorbasını içtikten sonra solaryuma
girmediğiniz sürece sorun olmayacaktır. pek çok kereviz toplayıcısındaki cilt
problemlerinin sebebi de bu maddedir.
edit: ayrıca tansiyonu yükselttiğinden düşük tansiyonlular
için faydalı, yüksek tansiyonlular için zararlı olabilmekte.
sapları, çok yüksek oranda lif ve az miktarda demir içerir;
ama bu yoğun selüloz fiberleriyle demir emilimini oldukça azaltır. hatta kahve,
çay, kola ve antiasit gibi çok bilindik popstar maddelerin yanında "yüksek
selülozlu gıdalar(kereviz sapı) demir alımını azaltır" şeklinde boy
göstermeye başlamıştır:
ayıkladıktan sonra farkettim ki eli turuncuya boyuyormuş.
zaten sevmezdim iyice nefret ettim.
çöp.
o kadar luzumsuz bir sebzedir ki; kereviz corbasi
yaparken harcadiginiz enerji, o corbanin size verecegi enerjiden daha fazladir.
bütün annelerin sözlesmiscesine, patates süsü vermeye
calistigi sebze. 'çooocuum patates o, patates. hadi aç bakiim agzini' seklinde
yedirilmeye calisilir. hah. patatesmis. hangi iklim sartlarinda yahu. ben
bilmiyo muyum patatesin tadini. düpedüz baska bisey iste bu. aci desen diil.
eksi desen diil. lakin herseye ragmen saygi duydugum, önünde hürmetle egildigim
sebzelerin basinda gelir. zira tek bir kereviz tanesine, bir tarla dolusu
patates ekleseniz dahi tadindan asla ödün vermez. aksine patatesi de kendine
benzetir. böyle tavizsiz, celik iradeli bi bitkidir kendisi. takdir ediyoruz.
kuchuk chocuklara ceza olarak yedirilen sebze.
bi de salaklara takilan genel ad.
suyunun zayiflattigi solenir. bilmem ise yarar mi
pazar dergilerinde yazardi eskiden
igrenc kokulu, yemedigim tek sebze
sadece salatasi yenir, mayonezli yogurtlu cevizli
sarimsakli bisi yapilir, anca oyle agza konmaya deger bi sekil aliyo meret
kokusunu 100 metre öteden alabildiğim, göz teması haline
girdiğim anda da kustuğum tanrının cezası bir musibet.
klasik olarak, tadi kotu olarak bilindigi icin, binbir
mevzuya faydali oldugu iddia edilen sebze, meyve, bitki, her ne ise i$te...
"bahçelerde kereviz; hoppa ninna,
biz kereviz yemeyiz; hoppa ninna,
kerevizi yiyenler; hoppa ninna,
falan filan gibi eşşekler; hoppa ninna."
şeklindeki tezahürata mal olmuş güzide sebze.
bazi memleketlerde kokunu degil, sadece odunlasmis sapini
bulabileceginiz sebzedir. katur kutur yenir, ah bir de koku olsaydi denir.
sevemediğim yiyeceklerin başında gelir.
kokusuyla insani evden püskürtmek için pisirilen sebze.
her ne kadar bi çok hastalığa yok efem şişmalığa iyi
geldiği söylense de yenilebilitesi çoook çok düşük olan sebze kılıklı, ne idüğü
belirsiz yeşil bitki..
karnıbahardan sonra ki yiyecek kisvesindeki en büyük
eziyettir insanlığa. kötü kokar ve lezzet kavramından çok uzaktadır.
mezarlıklarda da yetiştiğinden mezarotu da denirmiş buna.
rahmetli anneannemin "ölü otu gibi kokuyor"
diyerek yemediği sebze. ben de dayanamıyorum kokusuna maalesef, sadece içinde
pişen patatesleri* yiyebiliyorum.
kokusu psikolojik bunalıma da yol açabiliyor.
dipnot: kokusunu duyduğumda 1200'lü yılların
almanyası'nda, içinden gök yüzünün dahi zor gözükebileceği kadar gür bir
ormanda, ellerim ve ayaklarım bağlanmış olarak canlı canlı toprağa
gömülüyormuşum hissine kapıldığımı söyleyebilirim. hani içi bayılır ya insanın,
onun da ötesinde, iç ölmesi, için canlı canlı gömülmesi
kereviz; yerken aldığınız kaloriden , fazlasını
tükettiğiniz, faydalı olduğu iddia edilen sebzedir. genelde çocuklara ceza
olarakta yedirtilir ( sanırım çocuk yerken yorulup bitkin düşsün diye)
kendimi bildim bileli hiç sevmediğim,sevemediğim ve
sevmeyeceğimi düşündüğüm kokusu insanın evden uzaklaşmasına sebebiyet veren
tadı mide bulandıran, itici sebze türü..
pişerkenki kokusundan tiksindiğim, çocukluk kabusum
canlı.
acliktan midesi yapismis bir sahsin, kendini kirlara
bayirlara vurmasini takiben tesadufi bir sekilde bulup, acligin da vermis
oldugu gaflet ile pisirip biz gelecek nesillere besleyici, bol vitaminli,
lezzetli ve kan yapici gibi sacma gerekcelerle kaktirdigina inandigim sebze.
annelerin neden inatla makarnanin icine soktuklarini
ancak;
a: cocuklar makarna sever
b: cocuklar kerevizden nefret eder
c: o zaman igrenc kerevizi muhtesem makarnaya katarsak
enayi cocuklar afiyetle yer
önermeleriyle aciklayabildigim sebzemsi
olmaz öyle sey yahu ne isi var kerevizin makarnada.
evlerden uzak hatta
19 yıl boyunca yemediğim besinimsi. derken bir gün
sevdiceğin ellerimle yediricem gazına gelinir ve tadına bakılır. sonuc tabi ki
hüsran.. hatır için çiğ tavuk falan da yenmez yani, yemeyin bu lafları.. bi
yemek bu kadar mı gereksiz olur, ağız tadını bu kadar mı bozar. hala yememiş
olanlar, kesinlikle doğru yoldasınız hem o kadar güzelim sebze varken ne gerek
var ki kerevize..
doğru formülü hala bulunamadığından, sürekli çeşitli
varyasyonları üretilen başarısız sebze. işe gireli 3 ay oluyor, ve her iki
haftada bir kereviz. emprovize kereviz. hammadde kötü olunca, sonuçlar da
isabetli olmuyor. neyin ısrarı anlamıyorum. kokusu da hoşuma gitmiyor. ama çok
sağlıklı olan herhangi bir şey gibi lezzetten fersahlarca uzak olan bu sebzeyi,
doğru yöntemle terbiye ettiğimiz zaman yeni bir çağ başlayacak ondan eminim.
pazartesi sendromu bile olmayacak.
hayatımda bir kez yediğim sebze. o gün farkettim ki, sulu
yemeğin içinde fena halde patatese benzemekte. tabi doğranma şekli de önemli.
tencerenin kapağını kaldırdığımda, yeni pişmiş olan kaynar sulu yemeği görünce,
üstündekileri de patates sanınca, açlıktan olsa gerek bir tane ağzıma atayım
dedim, zorla. ancak ben renginden şüphelenmiştim zaten. hiç de patatese
benzemiyordu rengi. daha şeffafımsıydı sanki. ağzıma attım. tadı zaten bir
garipti. çiğnemeye başladım, iyicene garipleşti tadı. "ulan bu nasıl
patates be?" diye sordum kendime. akşam annem gelince öğrendim ki, patates
değil kerevizmiş. o gün hayatımda bir ilki denediğim gündür. ayrıca her şeye
faydalı olduğu da iddia edilir. ben faydalı şeyler kullanmadığım için
bilmiyorum, doğruluğunu.
yedikten sonra, yıllarca pırasaya haksızlık yaptığımı
düşündüğüm,kokusu da tadı da berbat sebze.
süper bir tarifini biliyorum. bamyalı kereviz.
normal kereviz yemeği yaparcasına kerevizleri tencereye
atıyorsunuz, sonra evde varsa bamya da koyuyorsunuz tencereye. isteğe bağlı
olarak herhangi bir sebze de börülce falan eklenebilir. sonracıma tencereyi
içindekilerle birlikte çöpe atıp dominostan pizza söylüyorsunuz, afiyet olsun.
her gördüğümde patates taklidi yaparak prim kazanmaya
çalışıyor. yer miyim lan ben bunları. iki dakika adam ol lan.
pişerken kokusuna dahi katlanamadığım tek yiyecek.
duramıyorum evde. kime sorsam bayılıyor bide buna nedendir bilmem. salatısı,
çiğ ve kokusuz olduğundan biraz daha katlanılabilir lakin yine de uzak durmayı
tercih ediyorum.
patatesle birlikte yemeği yapıldığı zaman görüntü olarak
patatese benzemesi sebebiyle patates zannedilip ağza alınan ancak sonra pişman
olunan sebze. ben sevemedim yani.
bir kerevize iki saat durmaksızın bakan bir insan
delirir. tepesinden yeşil yapraklar çikan soluk benizli bir ölü gibidir
kereviz. kökleri tuhaf bir yaratığın kolları gibi uzanır, dallanır, birbirine
karışır, hangi kökün nerede bitip nerede başladığını bilemezsin. eline alsan,
nemi canlı bir böceğin nefesi gibi bulaşır ellerine. iyi ile kötüyü aynı anda
taşıyamayan bir şizofren kadar tuhaftır kereviz, saf kötülük ya da saf iyilik
gibidir. tek başına işe yaramaz. nefret bile uyandırmaz. sinsi sinsi delirtir
insanı kereviz. şimdi mutfakta gördüm uykum kaçtı, asabım bozuldu, ondan
yazıyorum.
kerevizde korkunç bir yan var kabul edin. oysa patates
öyle mi. canım patates..
mesela erkek olarak yaratılacağına kereviz olsaydı ve
benden başka kimse sevmeseydi onu.
havucun kankası. yalnız doğrarken elleri çok pis
kokutuyor. tava tencere yıkadım, sanki hala kokuyor. seni ben ellerimi ovasın
diye mi aldım limon!
tarım ile, çiftçilik ile ilgili bir birimde karar mercii
olsam yetiştirilmesini yasaklayacağım çok hücreli. şunun yerine patatesi,
domates vb... yetiştirilse çok daha makbul, çok daha yararlı yemin ediyorum.
kereviz ne la !!!
karistirilan sebzedir. uni.deyken ev arkadasimla cok
heveslenip biraz da ekonomi yapalim diye pazara cikmistik. ben hicbir seyi
dogru duzgun bilmiyordum o zamanlar. o patatesin taze olup olmadigini bile
anlardi. o zaman cok sasirmistim buna ama anladim ki bunu anlamak hic de zor
degilmis. neyse ciktik pazara.dolaniyoruz. ben bir sey gordum ve sordum bu
nedir die. o da havali bir sekilde ayy onu da mi bilmiyorsun bakisi atarak
enginar dedi. tabi bunu der demez esnaf amcam bi kahkaha patlatti. noluyoruz
lan olduk. ama adam nasil mutlu. ney abla neyy o die bagiriyor arkamizdan. ben
tabi arkadasa bakiyorum bi aciklama yapsin die. ama onun da giki cikmiyor.
amcam arkamizdan bagirmaya basladi tabi bol kahkahalarla.
kerevize gel abla kerevizeee...
kerevizle tanismisligim o gun oldu sanirim. o zamana
kadar nerde yasadigim ve nasil yasadigim da tartisilir.
kerevizle ilgili en güzel yorum, işler güçler dizisinin
26 şubat'taki bölümünde yapılmıştır: kereviz sadece yediğin zaman ölmediğin
için gıda muamelesi görüyor...
son dönemlerde karaciğer dostu ilan edilse de; buradan
açıkca ilan ediyorum ki değil dostum olmak benimle uzaktan yakından bir
tanışıklığı yoktur, tanımam etmem, ahbaplığım olmadığı gibi tanışıklığım da
yoktur.
hatanın sebze halidir.
sinoplular'ın sevmediği, ama sağlık manyağı sinoplu
annelerin zorla yedirmeye çalıştığı sebze. türküsü bile yakılmıştır (bkz: tini
mini hanım
çöllerde, dağlarda falan günlerce aç susuz kalsam, artık
açlıktan kolumu kaldıracak halim kalmasa ve bu durumda bir tabak kereviz yemeği
karşıma çıksa, o zaman bile ancak hayatta kalacak kadarını yiyebileceğim
korkunç kokulu sebze. böyle bir koku olamaz ya. o koku burnuma geldiği saniye
başım ağrımaya, midem bulanmaya başlıyor. yemek seçen bir adam da değilim ama
kerevizi bırak yemeyi, yapıldığı gün evde bile duramıyorum.
besin değeri suntayla aynı olan, sebzelerin yüz karası.
sene olmuş 2013, çevremde hala bunu yiyenler var. annemi
ikna ettim yapmıyor artık. yediremeyeceğini anlayınca pes etti kadıncağız.
kereviz yemeği için jübilesini yapalı yıllar oldu. arada sırada duygulanıyor, o
eskiden yaptığı kerevizlerden bahsedip nabız yokluyor ama yemezler. hayat şimdi
kerevizsiz daha güzel.
enginar diye bir şey var, yemeyen bir insan değilim.
hatta brokoliyi bile kabul edebilirim ama kereviz nedir arkadaş? kerevizi çok
severim diyen insana her zaman şüpheyle yaklaşırım
sevmediğim tek sebze.
en başta isminden kaybeden sebze. kereviz ne lan?
sırf yiyip de ölmediğin için gıda muamelesi gören sebze
çeşididir.
kotu kokusu ve pis tadi yuzunden hic sevmedigim,
kendisinin de aslinda ne mal oldugunu bildigi ve o nedenle patates kamuflajina
burunerek sinsi sinsi kendini yedirmeye calisan, serefsiz sebze.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder